Bu fırında 1865 yılından beri ‘Diyarbakır ekmeği’ üretiliyor

Bu fırında 1865 yılından beri ‘Diyarbakır ekmeği’ üretiliyor

1865’ten bu yana üretilen ‘Diyarbakır ekmeği’ yerli ve yabancı vatandaşların damağına seslenme ediyor

Karacadağ’ın bazalt taşı fırınında pişen ‘Diyarbakır ekmeği’ lezzetiyle sofraların vazgeçilmezi

DİYARBAKIR – Diyarbakır’üstelik, 1865 yılında Karacadağ’ın bazalt taşıyla yapılan tarihi savsaklamak fırını, sofraların vazgeçilmez lezzeti olan “Diyarbakır ekmeği”ni domestik ve ecnebi turistlerin beğenisine sunuyor.

Asırlardır nesilden nesile aktarılan geleneksel yöntemlerle hazırlanan ve tadını Karacadağ taşıyla işlenmiş fırından düz “Diyarbakır ekmeği”, lezzetiyle müşterilerin vazgeçilmezi oluyor.

Diyarbakır’ın suyu, buğdayı ve mayasıyla üretilen içimli Diyarbakır ekmeği müşteriye sunulmadan evvel, fabrikada öğütülen buğday unları ile yapılıyor. Buğday unu, fırındaki şişman kazanlara dökülüp su ve töz ile alay malay katkı maddesi katılmadan 15 dakika yoğrulur, hamura dönüştürülüyor. Şalter ustaların hamuru heyetiyle haline getirmesinden sonradan tırnakçı ustalar şekillendirip pişirici ustaya teslim ediyor. Tahminî 10 an pişen Diyarbakır ekmeğinin tedarik yolculuğunun tamamlanmasıyla müşterilerin afiyetle yiyebileceği kıvama gelip sofralarda kayran alıyor.

Uğur ilçesinde dededen toruna fırıncı mesleğini bitmeme ettiren 24 yaşındaki Hasip Karahan, hem üniversite okuyor hem birlikte Diyarbakır ekmeğini müşterilerin sofrasına arz etmek için çalışıyor.

1865 yılında faaliyete giren fırında üçüncü kuşak olduğunu tamlayan Hasip, “Fırını ilk dedem, sonraları babam ondan sonra dahi ben girmek için işletmeye bitmeme ediyoruz. Bu fırın 1865 yılından bu yana savuşturmak üretiyor. Vergiye tabi olduğu ahit 1918 diyerek geçiyor. 1918’den beri onarımlarla önceki günkü üzere bugüne gelmiş” dedi.

“Ekmeklerimiz benzeri hafta 10 çevrim dışarıda kalabilir”

İşlettikleri fırının Diyarbakır’üstelik yapılan önce 3 fırından biri olduğunu belirten Karahan, fırının yapımında geçer taşların Karacadağ’ın volkanik taşlarıyla yapıldığını ifade etti.

‘Diyarbakır ekmeğin’in lezzetini taş fırın ve yanan güç ateşten aldığını nâkil Karahan, “Diyarbakır ekmeği şehrin suyuyla ve 3-4 şerha unun karışımıyla yapılan tıpkı ekmektir. 50-60 kilo ağırlığında temel yoğurduğumuz amacıyla henüz bunaltıcı aynı kaynak olup, içini boşaltmış oluyor. Bizim fırının taşları da bozuk ve tarihi olduğu amacıyla tadı değişik pir oluyor. Fırınımızın ağır sıcaklığından çevre ekmeklerimiz bire bir hafta 10 bölüm dışarıda kalabilir. Bayatlama gibi ama küflenme olmaz. Ekmeğimizi buradan alıp dışarıda dolaba koyarsın, 10 ahit bilahare çıkarıp ısıtarak iğ üzere yersiniz” diye niteleyerek konuştu.

“Diyarbakır ekmeğinin tahminî 12 çeşidi bulunmakta”

Diyarbakır ekmeğini özge ekmeklerden ayıran özelliğin tırnaklı paketlemek olduğunu kaydeden Karahan, “Ekmeğimizi diğer ekmeklerden ayıran özellik; eskiden annelerimiz aile ekmeği yapıp leğenlere koyardı. Bize getirilen hamura aralıklı mahalle tırnağı vurulurdu. Fırınımız bile çarkıt olduğu üzere mahalle tırnağı vurma geleneğini sürdürüyoruz. Mahalle tırnağı vurulan ekmeği Diyarbakır’bile bizden eksantrik üreten fırın namevcut. Diyarbakır ekmeğinin kısaca 12 çeşidi bulunmakta” ifadelerinde bulundu.

“Birtakımı alıp yurtdışına, bazısı bile memleket dışına götürüyor”

“Güç olduğumuz günler günde bin 500 pare aldatmak ürettiğimiz oluyor. Yaptığımız değişik unlu mahmullerle gelişigüzel 2 bini geçiyor” diyen Karahan, “Serencam zamanlarda buğday fiyatının artmasından dünya 400 gramlık ekmeğimizin ücreti 7 liraya çıktı. Müşterilerimiz bu durumdan biraz şikayetçi oluyor. Diyarbakır ekmeğine yerli ve ecnebi turistler birlikte bent gösteriyor. Birtakımı alıp yurtdışına, kimisi de devlet dışına götürüyor” ifadelerine saha verdi.

Share: