TÜRKRAD Başkanı Çevikol: “Artan nüfusla ışın bilimi klinikleri daha ağır sıklet çalışıyor”

TÜRKRAD Başkanı Çevikol: “Mütezayit nüfusla radyoloji klinikleri henüz gösterişli çalışıyor”

Türk Işın Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr. Fert Çevikol:

“Günümüz tıbbında hastaların akıllıcasına teşhis alması ve tedavileri üzere radyolojik görüntüleme yöntemleri az daha tıpkı ıztırar haline geldi”

“Işın Bilimi klinikleri bundan sonra eskisinden daha da dokunaklı şekilde çalışmaya devam ediyor”

43. Işın Bilimi Kongresi Ilmî Asamble Başkanı Prof. Dr. Birey Galibiyet Karaman:

“İş yükümüzde yaşlı popülasyonun muhteşem bir kayran tutmaya başladığını görüyoruz”

-Türk Radyoloji Derneği Umumi Sekreteri Prof. Dr. İhsan Çiy Örgüç:

“Meme kanseri ve taramalarda gördüğüm, Kovid öncesi döneme göre meme kanseri hastalarının kitleleri daha iri, elan encam evrede ve tedavi edilmesi elan print tıpkısı aşamada”

“Bu üstelik Kovidin, sonrasında oluşturduğu pahal yönlerden biridir, şikayetleri, tarama ve kontrolleri ertelemeyin, bu bahaneler sonrasında esenlik sistemine nazik tıpkısı angarya namına köylü dönüyor”

ANTALYA – Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Duygusal Çevikol, Türkiye’nin zat basit kişi artışı dışında sonuç yıllardaki aut göçlerle gelişigüzel nüfusunun daha üstelik artış gösterdiğini belirterek, “Bu de ışın bilimi alanında de ihtiyacı artırmış durumda ve radyoloji klinikleri çıktı eskisinden henüz ciddi şekilde çalışmaya bitmeme ediyorlar” dedi.

Türk Radyoloji Derneğitarafından Antalya’da düzenlenen “43. Ulusal Radyoloji Kongresi, Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleştirildi.

Kongre bünyesinde planlı yorum toplantısında mütekellim Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Birey Çevikol, bundan 100 sene geçmiş radyolojik görüntüleme teknikleri adına röntgenlerin olduğunu hatırlattı.

Gelinen 100 yıllık sürecin peşi sıra ultrason tomografi, fiziksel tomografi, manyetik tomografi kabil birçok yöntemlerin ışın bilimi sahasına girdiiğini anlatım fail Çevikol, “Bunun yanında alelhusus serencam yıllarda dijital çağda teknolojideki gelişmelerle gelişigüzel radyolojideki görüntülemeler bile sonuç kademe gelişti ve değişti, bileşimli zekayla birlikte farklı aynı şekle evrildi. Günümüz tıbbında hastaların doğru teşhis alması ve tedavileri amacıyla radyolojik görüntüleme yöntemleri neredeyse bire bir ıztırar haline geldi. Radyolojik yöntemlerin akıllıca kullanılması, dünya standartlarındaki kalitede tetkik yapılması ve dolayısıyla hastaların doğru tedaviye ulaşması amacıyla çok kritik bir önemi olduğunu biliyoruz” diye niteleyerek konuştu.

Çevikol, günümüz tıbbında hastalıkların taranması, tanılama ve izleminde akıllıca radyolojik yöntemlerin kullanılmasının zorunlu hale geldiğinin altını çizerek, bu tetkiklerin akıllıcasına adına yorumlanması akla yatkın tedavi seçiminin arz kebir basamağını oluşturduğunu kaydetti.

Türkiye’nin özlük gösterişsiz nefer artışı dışında serencam yıllardaki dış göçlerle gelişigüzel nüfusun bundan sonra çoğalma gösterdiğini ifade fail Çevikol, “Bu da ışın bilimi alanında dahi ihtiyacı artırmış durumda ve ışın bilimi klinikleri daha çok eskisinden daha birlikte bunaltıcı şekilde çalışmaya bitmeme ediyorlar. Keyif sisteminde klinisyen meslektaşlarımızın poliklinik muayenelerine yeteri kadar antlaşma ayıramamaları dolayısıyla radyolojik yöntemlerin bire bir kısmı hikmet etüt yöntemi adına kullanılmaya başlandı adeta. Bu üstelik radyolojinin hisse senedi yükünü artıran aynı kapsam olarak karşımıza imdi. Radyolojik yöntemler hastalara akıllıcasına tanının konması ve tedavisi amacıyla kritik ayrımsız şan üstlenmektedir” diyerek konuştu.

Birey Çevikol, radyolojik tetebbu sayısının yüksek olması dışında, acun geneline bakıldığında şahsiyet başına düşen ışın bilimci sayısının beş altı olması dolayısıyla istikşaf kalitesini uydurmak ve sağlık hizmetini görüntüleme anlamında erdemli kalitede arz etmek için henüz aşkın çaba harcama etmeleri gerektiğini bildiklerini belirtti.

” 5 bin 200 organ radyoloğumuz var”

Türkiye’nin gür yetişmiş kalifiye radyologlara ihtiyacı olduğunu vurgulayan Çevikol, “Nitelikli, donanımlı uzmanların yetişmesi amacıyla aşamalı ve düzenlenen namına eksperlik öğrenci sayısını artırılmasını bekliyoruz. Türkiye genelinde topluluk üyemiz olan ve etkili çalışan 5 bin 200 civarında radyolog var. Bu sene camiamıza katılan bin 400 civarında uzmanlık öğrencisi var. Bizim topluluk adına amacımız, bu öğrencilerin nitelikli ve kuvvetli kendisine sahaya çıkmasını sağlamaktır. Kongrelerle, sempozyumlarla, online kaynaklarla bu eğitimi sürdürmeye çalışıyoruz” diyerek konuştu.

Çevikol, bireşimli zekanın radyoloğun yeryüzü ferah yardımcısı olduğunu ve hızlı hızlı ilerlediğini belirtti.

“İş yükünde buğulanmış popülasyonu arttı”

43. Radyoloji Kongresi Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Birey Zafer Karaman, 1 yıllık tıpkısı çalışmanın arkası sıra kongreyi düzenlediklerini belirterek, “Bu toplantıda üstelik pandemi evet mu endişesi vardı. Biz bu yönde it canlı çokça hazırlıklarımızı yaptık amma pandeminin önemi artık halkımız ortada kayboldu. Bin 209 katılımcı ile kongremizi gerçekleştirdik. Bu seneki asıl konumuz, ‘ihtiyarlama ve dejenerasyon’ oldu. İş yükümüzde buğulu popülasyonun kocaman benzeri saha tutmaya başladığını gördük. Bozunum çabucak yaşlanma ile ait değil esasen doğduğumuz andan itibaren dokularımızda başlıyor. Bu bile bilcümle gözyaşı gruplarını kapsayabiliyor” dedi.

“Transplantasyonda radyolojinin önemi”

Özge ayrımsız muhteşem laf başlığının organ aktarımı olduğuna değinen Karaman, “Günümüzde haddinden fazla mütezayit tıpkı tababet dalı, radyolojinin burada çok cesim yeri var. Hastaların hazırlanmasından, takibine büyüklüğünde radyolojik görüntülemelerden haddinden fazla yararlanılıyor. Burada organ nakli olan hastalar, sonrasında başka merkezlere başka sebeplerle başvurmuş oluyorlar, bizim içinde akıbet derece koca olduğunu düşündük. Işın Bilimi alanında yeryüzü nazik gelişme bireşimli zeka konusunda aynı panel düzenledik. İşin başındaki arkadaşlara esas programın dışında tıpkı kurs sağladık. Hep 11 parça ağırşak yaptık çokça faziletli paydaşlık ile çok bandaj gördü. Bireysel eğitime de önem vermeye çalıştık ve işin eksperleriyle, yetiştirilmek isteyenleri yüz yüze getirmeye çalıştık, bunu da işlik çalışmalarımızda yaptık” ifadelerine vadi verdi.

“Tıbbın gören gözü”

Türk Radyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. İhsan Şebnem Örgüç, tıbbın ‘gören gözü’ yerine tanımlanan radyolojinin asıl görüntüleme ara bulucu olan x-ışınları konvansiyonel röntgen filmlerinden, bilgisayarlı tomografi, anjiografi ve mamografi üzere dijital teknolojileri, ultrason ve mıknatısi titreşim görüntüleme gibi iyonizan olmayan sistemleri, moleküler yöntemleri üstelik kapsayacak şekilde çeşitlendiğini kaydetti.

Görüntüleme yöntemlerinin evvel başta çabucak teşhis kabil algılanmakla birlikte, teşhis ve tedavinin beraberinde hastalıklar belirgi vermeden önce ortaya konması amacıyla de sıklıkla kullanıldığını meni fail Örgüç, “Radyologlar kendisine pek çokça tarama programında düz alıyoruz. Amma mutluluk bazında, Keyif Bakanlığının düzenlediği, örneğin doğumsal kalça çıkığı displazilerin taranmasından ve kullanılmamış doğanlarda ultrasonun kullanımı; ikinci tarama programı birlikte yeniden nezaret bünyesinde yapılan meme kanseri taramaları. Bu iki tarama programında de ağırlıklı namına radyologlar tarafından hisse senedi yükü olarak algılanıp yapılmakta. Günümüz tıbbında tam radyoloji hizmetinin alınması ışın bilimi uzmanlarının ilmî bilgilere basit ulaşmalarıyla cins olabileceğini bildiğimiz için eksiksiz eksperlik öğrencilerimizin bu bilgiye terbiye kurumlarından, müfredata makul ayrımsız şekilde ve radyoloji uzmanlarında mezuniyet sonrasında terbiye programlarında aktüel olmasını sağlamaya çalışıyoruz” dedi.

“Kalan mektepli sayısı”

Üniversiteler ve yetişek araştırma hastanelerinde akıbet dönemde savruk ve orantısız bire bir uzmanlık öğrencisi alımı olduğunu hatırlatan Örgüç, “Bundan sunu büyük nasibi bile ışın bilimi eksperlik dalı aldı. İlk TUS sınavı sonrasında yaklaşık yüzde 550 üzere aynı kontenjan artışı olmuştu. 2. TUS ile bu arada ortalamada ayrımsız önceki yıla göre 4 hatim küsurat bire bir uzmanlık mektepli kadrosu ile karşı karşıya geldik. Mektepli sayısı eğitimi karşıt etkileyebilir diye niteleyerek nazik tıpkısı keder taşıyoruz. Rastgele sabık çağ küsurat ayrımsız hizmet yükü altıda mütezayit meslektaşlarımız, bu eğitim hizmet dengesini kurmakta anbean zorlanıyor ve yıpranıyorlar” ifadelerini kullandı.

“Temas fert akla yatkın ve ehliyetli radyoloji hizmeti almalı”

Örgüç, radyoloji bölümlerinde afiyet sistemindeki dünyadaki en kaput ansız ifa politikaları nedenleri ile ayakta durmakta zorlandıklarına dikkati çekti.

TÜRKRAD’ın toplumda gelişigüzel bireyin uygun ve yeterli radyolojik hizmeti vaktiyle alması ışın bilimi çalışanlarının sağlıklı koşullarda görev alması ve daim mesleki eğitim bilimi verilmesi, ecir dengesinin sağlanması, tıp disiplinleri arası iş paylaşımının, birlikteliğin yürütülmesi, eş haklarının korunması ve gerektiğinde yasalı bindi sağlanması üstüne tamamıyla sunma iyiye ulaşmayı hedeflemekte olduğunu belirtti.

“Sentetik zeka gözdağı değil”

Sunma iri şikayetlerinin kalan gelişim yükü olduğuna değinen Örgüç,”Bu iş yükünü biraz teknoloji ve yapay zekaya devredersek, hastalarımızla karşı karşıya musahabe onların kaygılarını giderme ve insancasına bu mesleği yapabilme açısından elan çok zamana topluluk olacağız. O nedenle bileşimli zekanın bire bir gözdağı değil vesile olacağına inanıyorum” dedi.

“Kovid sonrası meme başı kanserlerinde kitleler henüz balaban geldi”

Kovidin etkisinin beraberinde sonrasını üstelik konuşmanın koskocaman olduğuna değinen Çiy Örgüç, “Kovid hayatımızda daha kısık ve bağan etki ile süreğen ayrımsız hastalık haline dönüştü kabilinden geliyor. Meme Başı kanseri ve taramalarda gördüğüm, Kovid öncesi döneme bakarak bicik kanseri hastalarının kitleleri henüz balaban, henüz müstakbel evrede ve otama edilmesi henüz el aynı aşamada. Bu de bizim için Kovidin sonrasında oluşturduğu kontra yönlerden biridir. Şikayetleri ertelemeyin, tarama ve kontrolleri ertelemeyin. Bu bahaneler sonrasında, afiyet sistemine henüz iri aynı dara olarak vurdumduymaz dönüyor. Yürürken ayağını burkan hastaların da bu durumu Kovid aşısına bağladıkları söyleyenler var. Aşıya sonuna denk inanıyorum. Kovidin özlük etkilerinin aşının riskinden çok henüz fazla olduğunu biliyorum. Hele bicik hastalarında aşının evvel yapıldığı dönemlerde dayak altında ak kan bezleri bir tutar dolgunlaşıyor ve hafif ağrılı arkaç geliyor. Bu aşının bire bir işe yaradığını orada bu virüse karşı savaşacak antikorları ürettiğini ve çalıştığını gösteriyor. Bu benzeri çor değil, o çalışma döneminin doğal etkisi, bir iki ay içinde birlikte ak kan bezlerinin şişkinliğinin gerilediğini gördük. Bu tipte pestil başvuruları oldu. Aşının bicik kanseri ile tek bağlantısının olmadığını düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

Share: