– MHP’li Bülbül: “Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmalar mahsus ülkeler marifetiyle ağır ayrımsız sayrılık uyandırdı”
MHP Umumi Başbuğ Başdanışmanı Ersoy: ” Türkiye, kendisi dışındaki mazlum milletlerin denizlerdeki okyanuslardaki haklarını tartışıyor”
BUDVA – MHP Saylav Muhammet Uzun Bülbül, Karadağ’ın Budva kentindeki Avrasya Ünsiyet Kurultayı’nde yaptığı açıklamada, “Libya ile yapmış olduğumuz akıbet anlaşmaların Akdeniz havzasında muhtemelen ülkeler eliyle sakil tıpkısı maraza uyandırdığını görüyoruz. Amma o ülkelerin uluslararası ahbaplık, deniz hukuku, deniz izin alanlarına bakışını değerlendirdiğimizde ana onların ağız ağıza yayılmacı veya nahak maksimalist politikalarla debi ettiğini görüyoruz” dedi.
Avrasya Ülfet Kurultayı’nın üçüncüsü “Deniz Hukukundaki Aktüel Gelişmeler” temel konusuyla Karadağ’ın Budva kentinde gerçekleştirildi. Kurultay, Türkiye Ülfet Platformu ve Ankara Üniversitesi Bahir Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi eliyle Adalet Bakanlığı, İbn Haldun Üniversitesi, Arsıulusal Hukukçular Birliği ve Temel Hukukçuları Derneği iş birliğiyle düzenlendi.
Adalet Nazır Yardımcısı Yakup Moğul, MHP Genel Komutan Danışmanı Prof. Dr. Psikolojik Ersoy ve MHP Saylav Av. Muhammet Uzun Bülbül’ün beraberinde farklı bakanlıklardan, yüksek yargıdan, yurtdışında ruh gösteren Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü kabilinden kurumlardan temsilciler ile akademisyenlerin düz aldığı kurultaya ancak içinden 200, 42 değişik ülkeden ise 100 delege katıldı.
Hak Bakan Yardımcısı Yakup Moğul, kurultayın arkası sıra yaptığı açıklamada, çağ boyunca denizler ve okyanusların eksiksiz devletlerin ehemmiyet verdiği hususlardan birisi olduğunu tabir ederek, “Ancak hem konuşu hem politik hem de askeri öneminin yanı sıra çıktı hukuken birlikte bu okyanusların arsıulusal statüsünün korunması üzerine ve denize kıyısı sıfır ülkelerin haklarının korunması üzerine dahi hep ülkeler artık türlü anlaşmalar ve hukuksal birliktelikler kurmakta. Bildiğiniz amacıyla deniz hukukunun yıllara sari temelini örf, sayı kuralları oluşturmaktayken bundan sonra ekonomik ve teknolojik gelişmelerle gelişigüzel ve mütenevvi bahir kaynaklarının keşfedilmesi ile birlikte bunların mukayyet ülfet alanında ulusal ve arsıulusal mevzuata dayandırılması benzeri ihtiyaç halini almıştır” ifadelerini kullandı.
“Ülkemize düşenleri adına getirerek tahıl koridorunun açılmasını destekliyoruz”
Budva’birlikte düzenlenen kurultayı vekillik namına önemsediklerini dile getiren Moğul, İstanbul’da varılan hububat koridoru anlaşmasına değinerek, “Antrparantez hepimizin bildiği üzere Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hububat koridoru savaşa giren ülkelerin birbirleriyle olan ilişkileri ile beraber ayrımsız sekteye uğramışken yine bakanlığımızın desteği ile Cumhurbaşkanımızın önderliğinde tahıl koridoru birkaç dönem önce gene bu devletlerin deklarasyonu ile alay malay açıldı. Tığ de uluslararası deniz hukuku anlamında üzerimize sakıt yükümlülükleri adına getirerek tahıl koridorunun açılmasını destekliyoruz. Antrparantez denize yandaki sıfır bütün ülkelerin bu gıda enflasyonuna tabi olmaması için dahi elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” açıklamasını yaptı.
“Libya ile akıbet anlaşmaların Akdeniz’de bati aynı tutku uyandırdığını görüyoruz”
MHP Milletvekili Bülbül, kurultayın hem dünya hem Türkiye hem de havza açısından sonuç kademe cesim tıpkısı derinti olduğunu dile getirerek, “Şu anda geldiğimiz noktada alelhusus bölgemizde, Akdeniz’da yaşanan bahir bitirme alanları, sınırlanmış kazançlı mıntıka, kıta sahanlığı üzere meselelerin hukuki açıdan değerlendirilmesi, ayrımlı görüşleri ve benzeri zamanda arsıulusal birçok konuda marifet adamının değerlendirmelerin alındığı benzeri toplantı adına bizim açısından sonuç basamak şanlı ve değerli. Türkiye’nin tezleri açısından dahi bölgede, hele Akdeniz’da yaşanan gelişmelerle ilgili olarak yapmış olduğu anlaşmalar Türkiye’nin arsıulusal ünsiyet nezdindeki haklılığı açısından de sponsor tıpkı güruh olduğu kanaatindeyim. Toplantının nesnel olduğunun dahi altını resmetmek gerekiyor. Bu, Türkiye’nin tezlerini kuvvetlendirirsin diyerek değil Türkiye’nin tezlerinin haklılığını yapmak açısından koca bire bir güruh oldu” ifadelerini kullandı.
Libya ile yapılan anlaşmalara değinen Bülbül, “Libya ile yapmış olduğumuz son anlaşmaların Akdeniz havzasında mahsus ülkeler vasıtasıyla dokunaklı tıpkı hastalık uyandırdığını görüyoruz. Amma o ülkelerin uluslararası ülfet, bahir hukuku, deniz bitirme alanlarına bakışını değerlendirdiğimizde ana onların tamamen emperyalist veya nahak maksimalist politikalarla hareket ettiğini görüyoruz. Türkiye burada ağız ağıza uluslararası ülfet kuralları çerçevesinde adalet ve hukukunu, bağ ve menfaatini izlem ediyor. Bu soy toplantılar olayın hukuki boyutu ile ilgili çabucak mehabet nezdinde kamu hizmeti değil, bire bir zamanda sivil topluluk kuruluşları, benzeri topluluk enstitüler, araştırı kurumları nezdinde da meselenin hangi büyüklüğünde ciddiye alındığını olduğunu fora etmek açısından son adım muhteşem” ifadelerini kullandı.
Kırktan fazla ülkeden katılımla gerçekleştirilen kongre çalışmalarının artarak devam etmesi önemini vurgulayan Bülbül, “Türkiye de bu alanda mesai gösteren DEHUKAM’ın toplantıda önderlik etmesi tekrar Türkiye Ülfet Platformu ve farklı paydaşlarla alay malay bu toplantılar bu şekilde devam şayan. Biz birlikte bu noktada incizap ederiz diye düşünüyorum” dedi.
“Türkiye, kendisi dışındaki mazlum milletlerin denizlerdeki okyanuslardaki haklarını tartışıyor”
MHP Genel Başbuğ Başdanışmanı Ersoy ise, rastgele ülkenin kendine göre haklarını, hukukunu aramasının saf benzeri proses olduğunu belirterek, “Bugünkü toplantının güzelliği uluslararası sularda, denizlerde, okyanusta anne problemlerin insanlığın ortak geleceği ile alakadar çalışmalarını evet da geleceğini pekâlâ etkileyeceğine dair tartışmalar yer altındaki denizin görünür zeminin altındaki dal madenlerinden tutunuz düzlük üstündeki yenilenebilir erke ile ait düzenlenen tribünlerin hukukuna büyüklüğünde konular tartışılıyor. Bu konuda değme milletin kendine ilişkin haklarını, hukukunu insanlığını eş malı kabilinden denizlerde, okyanuslarda bittabi kullanacağı sorusuna cevaplar aranıyor” dedi.
Güçlü ülkelerin, hükümran ülkelerin oralarda haklarını ararken bundan haberi sıfır ülkelerin adalet ve hukuklarını destek olmak için Türkiye’nin inisiyatif aldığını tabir eden Ersoy “Türkiye takkadak kişi tezlerini değil insanlığın geleceğini tartışıyor. Türkiye, kendisi dışındaki mazlum milletlerin denizlerdeki okyanuslardaki haklarını tartışıyor. Türkiye’nin sonuç zamanlardaki gözdesi olan DEHUKAM (Deniz Hukuku Araştırmaları Merkezi) yoz göz dolduran amal yapıyor. Ülfet platformunun üstelik çalışmalarını yabana atmamak geçişsiz” açıklamasını yaptı.
Dünyanın farklı noktalarından kurultaya katılan isimlerin, panelde ele kayran tartışmaları zat ülkelerinde gündeme aldıklarını kaydeden Ersoy, Türkiye’nin Karadağ’dahi karı sahipliği yaptığı tıpkı organizasyonda bunun ele alınmasının önemine belen etti. Ersoy, “Türkiye bunu nerede yapıyor, Balkanlar’bile. Türkiye bu bunu nerede yapıyor? Karadağ’birlikte yapıyor. Karadağ neresi, Fatih Padişah Mehmet Han’ın Payitahta bağladığı, 1870’lerden sonradan elimizden çıkan yerlerde yapıyor. Yani tıpkı noktada ikbal coğrafyasında yapıyor. Adriyatik’in kıyısından Çin seddine selam söylüyor” dedi.
Sınırlı Soylu Erki İşbirliği ile beraber Semavi Yurt kavramının literatüre kazandırıldığını nâkil Ersoy, “Alelhusus Libya ile yapılan Sınırlanmış Konuşu Bölge İşbirliği Anlaşması, KKTC’nin varlığı ve haklarımızla bu arada denizlerdeki emir alanlarımıza arsıulusal hukukta haklarımızın arandığı gelişigüzel türlü çalışmalar yapılıyor. Burada birlikte bu kapsamda arsıulusal ahbaplık açısından bu konular tartışılıyor” açıklamasını yaptı.
“Türkiye kendine geldikçe Ankara merkezli ayrımsız siyaset, Türkistan merkezi bir medeniyetle, milletin iradesinin devletin idaresine dönmesi ile bu arada denizlerdeki egemenlik gerçeklerimiz ortaya artık” diyen Ersoy şunları kaydetti:
“Haritalara baştan eskimemiş gözlerle bakılmaya başlandı. Milli gözlerle bakıldığında bu Mahsus Iktisadi İşbirliği ile Mavi Yurt hukukumuzun ulusal anlamda da hoppadak politik söylemlerle değil gerekçeleri ile türel referanslarıyla ve buraların hakkını hukukunu sadece Türkiye’nin menfaatine değil bölgedeki kamu ülkelerin menfaatine da şüphesiz olabileceğini bu platformlarda anlatmaya çalışıyor arkadaşlarımız. Biz bile bu kapsamda konunun uzmanları ile özel anlarda kuruntu alışverişlerinde bulunarak hem tezlerimizi anlatıyoruz hem de bu konudaki bakir efkâr hususunda kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz.”