Annesi saçını okşarken hissettiği elem, hayatını değiştirdi

Kısaca 6 yıl önce, annesi saçını okşarken elinin değdiği bölgede ızdırap hisseden ve “Köle tümör mü var?” sorusuyla hastalığının er teşhisine taraf veren 14 yaşındaki Ceyhan Barış Altun, nedeni isimsiz ve kendisinde kemik tutulumuyla seyreden “Langerhans Hücreli Histiositozis” hastalığına karşı mücadelesini kazandı.

Hazar, 8 yaşında okuldan eve döndüğü ayrımsız bölüm, annesi saçını okşayarak severken başında tıpkısı acı hissetti. Durumu söylediği annesi, okulda başını sıraya çarpmış olabileceğini düşünse dahi Barış, eksik saat sonra yanına ağlayarak gelip, kendisinde ur olup olmadığını sordu.

Hemşire olan annesi, oğlunun bu sözü üzerine içi rahat etmeyerek, kolaylıkla benzeri doktora başvurdu. Tetkiklerde Hazar’ın nedeni bilinmeyen, mızrap iliğinden kaynaklanan, cildi, ak kan bezlerini, hazım sistemini, uykuluk, dalak ile akciğerleri tutabilen ve kansere dönüşebilen langerhans hücreli histiositozis hastası olduğu anlaşıldı.

İlk kendisine yaşadığı Kocaeli’nde tedavi gören Sulh, geçti sanılan hastalığının nüks etmesi dolayısıyla Acıbadem Altunizade Hastanesinde tedavisine bitmeme etti. Tahminî 6 yıldır kavga verdiği bu hastalığı yeneceğine dair ümidini kaybetmeyen Barış, sonunda sağlığına kavuştu.

Annesi hemşire olmanın hem avantajı hem dezavantajını yaşadı

Yaşadıkları süreci AA muhabirine anlatan temel Nesrin Dokunaklı, oğlunun başında çığlık hissettiğini söylemesinin ardından benzeri beyin cerrahı ile iletişime geçtiğini, çekilen tomografide Barış’ın kafatasında mahpushane saptandığını ve acil ameliyata alındığını söyledi.

Patoloji sonucuna göre, oğlunun langerhans hücreli histiositoz hastası olduğunu öğrendiklerini ve kolaylıkla onkolojiye yönlendirildiklerini belirten Aheste, “(Hastaneye gitmeleri) Az Buçuk de Hazar’ın yönlendirmesiyle oldu zira ‘Anne köle ur mü var?’ demeseydi, o tedirginliği hiç yaşamazdım.” dedi.

Sulh’ın hastalığının erken canlandırma edildiğini anlatan Güç, geçmiş kendisine cerrahi müdahale nâkil evladında elan sonraları birkaç nöbet nüks yaşandığını, bu arada başlangıç kemiklerinde biraz doku bozukluğu olduğunu, lenflerinin büyüdüğünü ve bu nedenle gâh operasyonlar henüz yapılması gerektiğini kaydetti.

Vahim, bacı olmasının bu süreçte hem avantajı hem dahi dezavantajını yaşadığını, oğluyla bu süreçte “Polyannacılık” oynadıklarını dile getirdi. Oğlunun hastalığın önceki zamanlarında kendisini iletişime kapattığını, aşındırmak yemediğini, tedaviye gittiği hastanede saçları dökülen ve tagaddi sorunu dinç değişik çocukları gördüğü üzere moral ve motivasyonunu kaybettiğini anlatan Çetin, pedagogtan destek aldıklarını ve oğlunun yavaş yavaş sürece alıştığını anlatım etti.

Hastalık sürecinin tamam olmasına bibi inanamadıklarını söyleyen Aheste, artık kendilerini sakıncasız ve rahat hissettiklerini dile getirdi.

Hastane masrafları amacıyla bileklik yapıp satıyor

Ceyhan Barış Altun da annesiyle hastalığı ayırt etme sürecinde yaşadıklarına değinerek, “Normalde o yaşta tümörün hangi olduğunu bilmemem lazım ama çabucak söyledim.” dedi.

Hastayken, “İyileşeceğim daha çok” düşüncesiyle moralini faziletkâr tutmaya çalıştığını, rahatsızlığını yendiğini öğrendiğindeyse alışılmadık yaşadığını söyleyen Altun, “Elan evvel ‘Bitti’ dediler, hastanelerden gönderdiler beni. Burada ağız ağıza bittiğini öğrenince haddinden fazla mutlu oldum.” diyerek konuştu.

Barış Altun, Kocaeli’nde darülfünun hastanesinde otama gördüğü zamanlar Ahbap Platformu ve Haluk Uzun ile tanıştıklarına değinerek, “Çokça bahtiyar olmuştum. Tedavi masraflarım çokça fazlaydı, ona bindi oldular. Onların sebebiyle şu anda buradayım. Hepsine çok teşekkürname ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Hem otama masraflarını bastırmak hem üstelik deva kullandıktan sonradan eksantrik şeylere kilitlenmek üzere bileklik yaparak toplumsal medyadan satışa sunduğunu de anlatan Altun, kişi gibi tümörle mücadele fail çocuklara, “Bu hastalığı atlatmanın bence önce adımı, kendine sanmak ve başaracağım eylemek. Herhangi Bir husus moral ve motivasyon. Ruhsal Gerilim yapmasınlar. İyi bir doktor bulup, otama olsunlar.” tavsiyesinde bulundu.

“Barış çokça uslu, kişi kendini takip eden aynı yavru”

Sulh’ın aynı yıldır otama sürecini yürüteç Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Canpolat üstelik kendilerine geldiğinde hastalığı nükseden Barış’ta hastalığın ilk çıktığı yerlerde hücrelerin aktive olduğunu gösteren bulgular elde ettiklerini, lenf bezlerinde de büyümeler gözlemlediklerini anlattı.

Tek tıpkı hücrenin çoğalmasıyla oluşan bu hastalığın tababet dilinde “monoklonal çor” olarak adlandırıldığını tamlayan Canpolat, şu bilgileri paylaştı:

“Bunlar, kemik iliğinden kaynaklanan ama normalde derimizde kâin, deriden girecek temas mikroba, antijene reaksiyon vermesi görevini üstlenen hücreler. Normal şartlarda reaksiyonlarını gösteriyorlar amma langerhans hücreli histiositoz durumunda kavisli yönlendiriliyorlar. Vücuttaki kimi değişikliklerden, alelhusus bazı mutasyonlardan sonradan -kim bu hastalığa saf, tanı koymamızı ve tedavisinde farklı ilaçlar kullanmamızı sağlayan mutasyonlar var- kontrolsüz çoğalmaya başlıyorlar. Geçmiş cildi, henüz sonradan mızrap iliğini, lenf bezlerini, sindirim sistemini, karaciğer, uykuluk ve akciğerleri tutabilen, kansere dönen tıpkısı hastalık meydana getiriyorlar. Öncelikle bunların tedavi edilmesi ve bu hücrelerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Birlikte bu mutasyonlara müteveccih ilaçlar verdiğimizde sorunu ortadan kaldırmaya dayalı musahhih ayrımsız tedavi düzenlemek birlikte bahis konusu. Bunları yaptığımızda ve tedaviyi yeterince detaylı sürdürdüğümüzde hastalığı çoğu ant iyileştiriyoruz. Ancak yeniden çok yani risk organları -örneğin mızrap iliğini, dalağı ve karaciğeri- tutmuş hastalık namına gelirse tedavi elan tahakküm ve yaşam şansı elan bağan.”

Sulh’ta çok sistemli, hoşgörülü benzeri hastalık olmadığı amacıyla tedavisinin daha bayındır geçtiğini nâkil Canpolat, “Tedavi süresince Barış ve ailesi bizimle çokça ongun teşrikimesai yaptılar, hiçbir yüklülük yaşamadık. Daim kontrollerine geldiler. Hastalığın idame döneminde doz ayarlaması yarmak zorundaydık. Bunu de başarıyla yaptık. Sulh çokça akıllı, özlük kendini strateji fail benzeri çocuk. Yaptığımız elektrik ve kontrollerde hastalığın aktivasyonunun ağız ağıza ortadan kalktığını gördük. artık rutin kontrolleri, takipleri olacak.” diye niteleyerek konuştu.

Artık hayatına “kısıtlamasız” bitmeme edebilecek

Prof. Dr. Cengiz Canpolat, annesinin dikkati, Sulh’ın bile şikayetlerini ongun dile getirmesi sonucunda hastalığın fark edildiğini fakat temas hastada sürecin böyle ilerlemediğine dikkati çekti.

Hastalık hoppadak cilt tutulumuyla geldiğinde kap alerjisi ve egzama gibi değerlendirilebildiğini, krem ya da losyon tedavileri uygulanabildiğini bu nedenle tanıda gecikmeler yaşandığını söyleyen Canpolat, bu konuda pediatristler ve dermatologlara terbiye verdiklerini anlatım etti.

Tanı geciktiğinde hastalığın henüz üstelik yayıldığına dikkati calip Canpolat, “Aynı makule iyileşmeyen cilt yaraları, döküntüler, karaciğer-dalak büyümesi, soluk düşmesi, trombositlerin etkilenmesi gibi durumlarda hekime başvurulmalı. Hekim dahi dikkatliyse bu bulgularla hastayı benzeri onkoloğa yönlendirmeli.” uyarısında bulundu.

Canpolat, “Sulh’ta âdeta, topak kabilinden kemiklerde ortaya sâdır lezyonlar oluştu. Bunlar, kemiği zımba gibi delen lezyonlar. Seçme antlaşma dert olmayabilir. Hasbelkader aynı filmde ortaya çıkabilir. Hemen zımba deliği meydana getirmeyip, orada aynı cirim artım olduğunda birlikte kap altında ağrılı kütle oluşabiliyor. Barış bunu ayırt etmiş, annesi da getirmiş. Sonunda şu an adamakıllı aynı durumdayız.” dedi.

Canpolat, Barış’ın bundan sonra yaşamını kısıtlamasız tıpkı şekilde sürdürebileceğini, okuluna gidebileceğini sözlerine ekledi.

Share: