İstanbul’de hayat dolu bire bir bala annesi Fikriye Çarin 100’üncü yaşını tedavi gördüğü hastanede kutladı. 29 Ekim 1923’te Taksim’birlikte doğan ve hayatının 80 yılını Heybeliada’de nâkil Çarin, parasız yatağında Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile olan anısını anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Çarin, ‘Annem dolaştırmak amacıyla Taksim’e götürmüştü, orada Atatürk’ün her ahit geldiği tıpkı kıraathane vardı. Gittiğimizde cümle cama yapışmış ona bakıyordu ego bile bakarken Atatürk gördü ve içeriye çağırdı. Yanına bir dayanak çekti ve bana ‘Otur bakayım oraya’ dedi. Ben üstelik oturdum. ‘Sen Atatürk’ü tanıyor musun” dedi. ‘Atatürk karşımda’ diye fiyat verdim. ‘Ego kimim’ diyerek sordu. ‘Siz Mustafa Kemal Atatürk’sünüz’ dedim. ‘Sen hangi fikirli kızsın’ diye niteleyerek, saçımı okşadı. O zaman gözümün önünden on paralık gitmiyor. Onun kabilinden benzeri adam gelmedi, gelmez de? diyerek konuştu.
100 yaşına giren Fikriye Çarin, pastasını duygu kapağında doğacak basamak kireçlenme nedeniyle tedavi gördüğü Medipol Üniversitesi Mega Hastanesi’nde üfleyerek kutladı. Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bilal Boztosun’un gerçekleştirdiği sınırlı önsezi kap cerrahisi ile sağlığına munsap Çarin, bozuk İstanbul’u özlediğini belirterek unutamadığı anılarını anlattı.
‘KENDİMİ 15 YAŞINDA HİSSEDİYORUM’
Gençliğinde hastaneye çokça yoğun gitmediğini belirten Çarin, ‘Başım dahi ağrımazdı, şimdi kendimi 15 yaşında hissediyorum. Yemeklerin bildirme iyisini yedim. Sunma fena hâlde suları içtim. Hayatımda ağzıma sigara koymadım. Bundan dünya üstelik çok mutluyum. Bildirme pir günleri gördük, rahat yaşadık. Ağız Tatsızlığı yoktu. Komşuluk, ünsiyet, akrabalık vardı. Temas molekül vardı, demin bitti. Gelecekler bile benzeri çamçak kahve pişireceğiz diye ödleri kopuyor. Anca tıpkısı zamana geldik’ dedi.
“SEN NE AKILLI KIZSIN’ DİYEREK, SAÇIMI OKŞADI?
7 yaşındayken Mustafa Eksiksizlik Atatürk’ü gördüğünü ve o andaç tek unutamadığını belirten Çarin, aralarında sabık diyaloğu şu şekilde anlattı:
‘O devir Taksim bahçesi vardı. Orada çocuk parkı, canlılık yerleri vardı. Biz 3 kardeştik. Annem dedi ki; sizi oraya götüreyim. İstiklal caddesine çıkarken tıpkısı otel vardı, büyük aynı otel. Altı üstelik kahvehaneydi. Atatürk bilcümle oraya gelirdi. Giderken baktık ki sistem cama yapışmış. ‘Anne, hangi var burada’ dedim. Annem birlikte ‘Kızım yürü gidelim, benzeri husus bulunmayan orada’ dedi. ‘Yok, ben bakacağım’ diyerek annemin elini bırakıp gittim. Oradaki insanlardan arzu ederek gittim cama yapıştım. Cama yapışınca Atatürk kafasını çevirdi, beni gördü. Beni görmesiyle baktım arkamda ayrımsız koca var. ‘Seni sine götüreceğim’ dedi. ‘Niye içeriye gideyim’ diyerek sordum. ‘Gel götüreceğim, münasebet olduğunu görürsün’ dedi. Annem, ‘Çocuğumu götürme’ dedi. Herif de, ‘Merak etme yeniden getireceğim’ diyerek söyledi. Tığ onla beraber gittik. İçeriye girdim. Atatürk oturuyordu, yanına benzeri dayanak çekti ve bana ‘Otur bakayım oraya’ dedi. Ego üstelik oturdum. ‘Sen Atatürk’ü tanıyor musun” dedi bana. ‘Atatürk benim karşımda’ diye niteleyerek eşit verdim. ‘Ben kimim’ dedi. ‘Siz Mustafa Kemal Atatürk’sünüz’ dedim. ‘Sen hangi akıllı kızsın’ diye, saçımı okşadı. Dedim ki; ‘İran şahı gelmişti. Bizi okuldan Taksim’in oraya getirdiler. Oradan geçtiniz, Sirkeci’ye gittiniz. Oradan bile trene binip Ankara’ya gittiniz.’ Atatürk’te ‘Allah Allah’ dedi. Onun konusunda adama ayrımsız husus söyledi ben anlamadım. Koca beni aldı, oradan üstelik büyük tıpkısı kutu anneme konfirmasyon etti. Annem kutuyu kabul etmek istemedi. ‘Teyzeciğim aldatma bunu Atatürk size verdi’ dedi. O kânunuevvel annem ağlamaya başladı. 7 yaşındaydım. Tek gözümün önünden gitmiyor. Bibi soluk saçlım, gökçe gözlüm şarkısı çaldığı devir sokakta oturur, ağlarım. Onun üzere aynı eş gelmedi, gelmez de. İşte bu büyüklüğünde hayat, hayat bu ayrıksı ayrımsız öz değil.?
‘O GÜNLERİ ÇOKÇA ÖZLÜYORUM’
Eski İstanbul’un çok adamakıllı olduğunu belirten Çarin, ‘Sinemaya kravatsız gidemezdin. Kapıdan çevirirlerdi. Benzeri gazinoya gitsen aynı şekilde. Bir balo olurdu şaşırırdınız. Taksim’dahi bir otelde olan baloların haddi hesabı yoktu. Atatürk’te orada çokça baloya gelmiştir. Eğlenmeyi severdi. Temas şeyi dost tıpkı insandı. O zamanki İstanbul’birlikte hukuk, hukuk, insanlık, tabiiyet, istinkâf etmek, hürmet vardı. ‘Ego yiyeyim bile sen karşımda aç dur’ diyen yoktu. Hiç ara bozuculuk yoktu. O ahbaplıkları o insanları ölsem unutamam. O günleri çokça özlüyorum. İyi kim çocukluğumda da olsa gördüm evet hangi mutlu bana diyorum? dedi.
‘YAŞI NEDENİYLE AÇIK AMELİYAT DEĞİL ANJİYO TEKNİĞİYLE TAVİ UYGULAMASI YAPTIK’
Çarin’in sağlığı üzerine bilgiler veren Kardiyoloji Kürsü Başkanı Prof. Dr. Bilal Boztosun, ‘Kalp kapağında, aort kap dediğimiz vücuttaki anne kapakların birinde istikbal derece kireçlenme vardı. Daha Çok kap işlev görmüyordu. Tabiri caizse açılmıyordu. Açılmadığından âlem hastamızda nefes darlığı ve acele yorulma oluyordu. Yaşı itibariyle nefes darlığı, çabuk yorulma üzere sıkıntılar alışılagelen kabul edilebilir amma baktık kim bize geldiği ant haddinden fazla etken bire bir adam ve açıldığı ahit bile çokça bayındır edebileceğini düşündüğümüz üzere bu işlemi yaptık. Eskiden bu hastalarımıza yaşı itibariyle tek özdek yapamıyorduk. Yani örtüsüz ihtisas kap cerrahisi olması gerekiyordu. Bu yaştaki hastaların riskinden etraf yapmıyorduk, yapılamıyordu. Hastaları biraz kendi halinde bırakıp tılsım tedavisine devam ediyorduk ama deminden teknolojinin verdiği imkanlarla kasıktan girerek yaklaşık bir saatlik Anjiyo tekniğiyle Tavi uygulamasıyla bu kapağa yenisini takabiliyor ve değiştirebiliyoruz. Haddinden Fazla şükür 99 yaşındaki bire bir hastamızda şu anda herhangi bir şey yolunda gidiyor. 100 yaşını alay malay kutladık. O tevellüt gününü alay malay kutlamak bize dahi kader oldu. Çokça şükür hastamız mebzul ve ülkemizde bile bu iş haddinden fazla başarılı tıpkısı şekilde temas yerde yapılabiliyor’ diye konuştu.